Dünya Ekonomik Forumu, üçüncü kez Küresel Beşeri Sermaye Raporu’nu
yayınladı. Uzun vadeli ekonomik başarı açısından önemli bir belirleyici olan
beşeri sermaye, hem tek tek bireyler için hem de ekonominin bütünü için
değerli. Beşeri sermaye, işgücünün niteliklerinin bileşimi olarak tanımlanıyor.
Yani, bireylerin eğitim yoluyla kazandıkları bilgi ve nitelikler, işbaşındaki
eğitimlerle kazanılan beceriler, iş tecrübesi, kişisel iletişim, kendini
yetiştirme, sosyalleşme ile nesiller arası görgü ve bilgi transferi gibi
unsurların bütünü. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı raporda da beşeri
sermayenin, benzer şekilde, bir ülkedeki kişilerin sahip oldukları ve üretim
sürecinde kullanabilecekleri yetenek, nitelik ve becerilerinin toplamı olarak
ele alındığı görülüyor.
Beşeri sermaye endeksinde ülkelerin “eğitim”, “istihdam” ve “işgücü”
arasındaki ilişkileri temsil eden bileşenler üzerinden sıralandığı görülüyor.
Bir önceki yılın raporunda eğitimli, üretken ve sağlıklı işgücünün gelişmesine
katkı sunan faktörler araştırılmıştı. Bu yılki rapordaysa daha iyi bir eğitim
politikasının nasıl oluşturulabileceğinin yanı sıra geleceğin işgücü
planlamasının nasıl daha iyi yapılabileceği hususlarına odaklanılmış.
90 milyon okulsuz
Küresel beşeri sermaye görünümünün her zamankinden daha karmaşık hale
geldiğini vurgulayan Dünya Ekonomik Forumu, raporunda da ilgi çekici tespitlere
yer veriyor.
İlk olarak raporda, 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelerde her gün
yaklaşık 25 bin yeni işçinin işgücü piyasasına gireceği öngörülüyor. Buna
karşılık, küresel düzeyde 200 milyondan fazla insanın işsiz olmaya devam etmesi
bekleniyor. Ayrıca, önümüzdeki 10 yılda yaklaşık 50 milyon yüksek nitelikli iş
için başvurularda bir açık olacağı da tahmin ediliyor. Yani, küresel işgücü
piyasası açısından gelecekteki tek problem işsizlikle mücadele olmayacak, aynı
zamanda yüksek nitelikli işgücü açığını karşılamak olacak.
Dünya Ekonomik Forumu verilerine bakılınca, bugün ne yazık ki 90 milyon
çocuğun ilkokula erişimi olmadığı, yani okula gitmediği bir dünyada yaşıyoruz.
Bunun yanında 150 milyon çocuk ortaokula, yüz milyonlarcası da üniversiteye
gitmeyi başaramıyor. Diğer yandan, tüm dünyada her yıl 4 milyon nitelikli
öğretmen sıkıntısı yaşandığını da göz ardı etmememiz gerekiyor. Tüm bunlar,
küresel beşeri sermaye birikimini olumsuz yönde etkiliyor.
Yeni sanayi devrimi
Adına “4. Sanayi Devrimi” de denilen, teknolojik yeniliklerle şekillenen
yeni dalga, Dünya Ekonomik Forumu’na göre, sanayide ve işgücü piyasalarında
küresel anlamda radikal bir değişimi de beraberinde getirecek. Bu çerçevede
akla ilk gelen ülkeler, halihazırda da endüstriyel robotları hızla benimsemiş
Çin ve Kore Cumhuriyeti gibi yükselen ekonomiler...
Endeksin ilk üç sırasında Finlandiya, Norveç ve İsviçre var. Yani, geçen
yılki sıralama, neredeyse hiç değişmemiş. Söz konusu üç ülke de en etkin
düzeyde gelişmeye devam ediyor çünkü mevcut beşeri sermaye potansiyelinin
neredeyse yüzde 85’ini kullanıyorlar. Onları, geçen yılki gibi Japonya ve
İsveç’in izlediği görülüyor. Diğer yandan, en düşük beşeri sermaye skorlarına
sahip olan ülkeler Moritanya, Yemen, Çad ve Nijerya.
Türkiye yarışta nerede?
Bir önceki yılla karşılaştırıldığında, Arnavutluk, Çin, Endonezya, Birleşik
Arap Emirlikleri gibi ülkelerle benzer skorlara sahip Türkiye’nin, listedeki
yerini koruduğu görülüyor. Bununla birlikte, beşeri sermaye skorları yaş
grupları itibarıyla değerlendirildiğinde, genç nüfus açısından Türkiye’nin
listedeki yeri çok daha iyi.
Buna göre, 15-24 yaş grubu itibariyle listenin 44. sırasına yükselen Türkiye’nin, 0-14 yaş grubu itibariyle de 59.sırada olduğu görülüyor. Yani, aslında eğitimli genç nüfus potansiyeliyle Türkiye’nin beşeri sermaye birikimi her geçen gün daha iyi düzeye doğru gidiyor. Öte yandan, Türkiye’nin skorlarını aşağıya çeken, yani listenin daha alt sıralarında yer almasına neden olan unsur, göreceli daha düşük eğitim düzeylerine sahip yetişkin nüfus. Dolayısıyla bu göstergeler, Türkiye’nin genç nüfus potansiyelinin neden çok önemli olduğunu ve eğitime neden daha fazla yatırım yapmamız gerektiğini bize bir kez daha gösteriyor.
Buna göre, 15-24 yaş grubu itibariyle listenin 44. sırasına yükselen Türkiye’nin, 0-14 yaş grubu itibariyle de 59.sırada olduğu görülüyor. Yani, aslında eğitimli genç nüfus potansiyeliyle Türkiye’nin beşeri sermaye birikimi her geçen gün daha iyi düzeye doğru gidiyor. Öte yandan, Türkiye’nin skorlarını aşağıya çeken, yani listenin daha alt sıralarında yer almasına neden olan unsur, göreceli daha düşük eğitim düzeylerine sahip yetişkin nüfus. Dolayısıyla bu göstergeler, Türkiye’nin genç nüfus potansiyelinin neden çok önemli olduğunu ve eğitime neden daha fazla yatırım yapmamız gerektiğini bize bir kez daha gösteriyor.
0 yorum:
Yorum Gönder